14 Temmuz 2018 Cumartesi

Musa Merdanoğlu (ÂŞIK, HALK OZANI, HALK ŞAİRİ) Hayatı ve Şairliği EDEBİYAT / ÂŞIK EDEBİYATI-AŞIKLAR Musa Merdanoğlu “Bana göre halk ozanı önce Hakk’ın ozanı olmalıdır. Hakk’ın ozanı olmayan halkın ozanı olamaz.”


Musa Merdanoğlu Hayatı ve Şairliği 
EDEBİYAT
ÂŞIK EDEBİYATI
AŞIKLAR
Musa Merdanoğlu

“Bana göre halk ozanı önce Hakk’ın ozanı olmalıdır. 
Hakk’ın ozanı olmayan halkın ozanı olamaz.”

Kaynaklar onun 1939 yılında Şarkışla’nın Kaymak köyünde doğduğunu yazar. Fakat şairin esas doğumu 1934 yılındadır. Nüfus kayıtlarına 1939 yılında geçtiği için resmi evraklarda doğum tarihi 1939 olarak gözükmektedir. Asıl adı Musa Merdanoğlu’dur.

Şair, Alevi Bektaşi şiir geleneğini canlı olarak yaşatan bir muhit içinde yetişmiştir. Dedelerin ve zakirlerin çalıp söylediği toplantılar içinde yetişmişti. Bu yöre pek çok halk ozanın yetiştiği Âşık Veysel’in de yetişmiş olduğu bir muhit olan Sivas, Şarkışla Emlek Yöresidir. Aşık Veysel’in köyü Sivrialan onun köyüne yakındır. Emlek Yöresi denilen yörede kırka yakın alevi köyü bulunmaktadır. “Şarkışla/Emlek yöresi yüzyıllar boyunca çok ünlü aşıklar yetiştirmiştir.[1] Cumhuriyet döneminde yetişen Aşık Veysel, Şatıroğlu, , Ali İzzet Özkan , Sefil Selimi, Musa Merdanoğlu, Aşık Kul Gazi, Şarkışlalı Talibi Çoşkun , Şarkışlalı Aşık Veli , Şarkışlalı Kemter Baba gibi daha pek çok halk ozanı vardır. “ [2]

Okula gitme olanağı bulamadığından okuma yazmayı sonradan öğrenip ilk ve ortaokulu bitirdi. Âşıklık geleneğine ve halk şiirine küçük yaşlarda ilgi duymuş yöresindeki gelenekler içinde yöredeki ozanlardan ve anonim çevrelerden şiir, türkü ve nefesler öğrenmiş ve söyleyerek büyümüştü. Bu yıllarda öğrendiği âşıklık geleneğini şu şekilde ifade eder. “ 7 yaşımdan 25 yaşıma kadar cemlerde bulundum. Çok sayıda dedeler ile âşıklar ile muhabbette bulundum.”[3] Cem meclislerinde ve Alevi Bektaşi dergâhlarında zakirlerden ve ozanlardan şiirler dinleyerek büyümüştü. Bu meclislerde şiirleri sık sık okunan Virani, Harabi, Hatayi, Pir Sultan Abdal , Noksani Baba, Agahi Baba ve Yunus Emre’den etkiler taşıyarak yetişiyor bu ozanların şiirlerine aşina olarak büyüyordu. Nitekim şiirlerinde de bu şairlerden aldığı etkileri izlemek mümkün olacaktır. Bu meclislerden edindiği heves ile şiirler yazmaya kendi ifadesine göre de 13 yaşında başlamıştı. “ Şiir yazmaya 13-14 yaşlarımda başladım. Bizim köyde eskiden cemler olurdu, dedeler gelir her köyden misafirler gelirdi bizim çocukluğumda olabildiğine temiz itikatlar vardı. Bu itikatlar ile dolu dolu gönül taşıyordum.” [4] Bu ifadesinden anlaşıldığı gibi şiire on üç yaşında başlayan ozan bu yaşta şiire başlamasını bir başka sebebe daha dayandırtmaktadır. Bu ise bade içme hadisesidir. ( Bkz: BADE İÇME RÜYADA AŞIK OLMA GELENEĞİ VE ÖZELLİKLERİ )

Musa Medanoğlu Badeli âşıklardan biri olduğunu iddia eden ozanlarımızdan birisidir. “13 yaşlarında çobanlık yaparken uyuduğunda, rüyasında aksakallı bir pir gördü. Pirin uzattığı şerbeti içemeden uyanmasına karşın kendisinde bir değişiklik olduğunu far ketti. Birkaç gün kimseyle konuşamadı. O dönemden sonra şiir söylemeye başladı.” [5] Musa Merdanoğlu, Kurucularından olduğu Cem Vakfı’ndan Ayhan Aydın ile yaptığı söyleşide kendisinin başından geçen Bade içme olayını şu şekilde aktarmıştır. “Bir gün dağda hayvanlarımızı otlamaya götürmüştüm, hayvanları bir suyun başında suladım, onlar bir tarafa ben de bir tarafa yatmıştım. Yarı ayık yarı uykulu olduğum halde yanıma aksakallı bir pir geldi; olabildiğine bana bağırdı, senin aşık olduğun kızı getirdim, dedi. Yanında dünya güzeli bir kız vardı. Pir elindeki tası uzattı; al bunu iç dedi, ben içmem, kimseye aşık değilim, dedim. O arada aramızda kavgaya tutuştuk ben birikmiş suyun içerisine düşmüşüm. Ayıldığımda yanımda kimse yoktu, dilim tutulmuştu. Köye koşarak geldim ama konuşamıyordum. Rahmetlik babam karşı köydeki Hamit Hoca’ya gitmiş hoca peri yeli dokunmuş demiş, bana kocaman bir muska taktılar. İşte o günden beri ben şiir söylemeye başladım.” [6]

Kış aylarında iş bulmak için Çukurova’ya gidiyordu. Bir süre Adana’da çeşitli fabrikalarda çalışmıştı.

Âşıklık geleneğine başlamasında etkili olan bir başka olay ise yaşadığı bir aşk macerası olmuştu. Olmayacak bir aşk tutulmuş aralarında kan davası bulunan bir kıza aşık olmuştu. 18 yaşlarındayken tutulduğu bu aşka kavuşma imkânı yoktu, kan davası ve düşmanı olduğu gerekçesiyle sevdiği kızla birlikte olamadı.[7]

Bazı kaynaklar onun 1961 yılında ailesi ile birlikte Ankara'ya göç ettiğini Kendisi ise bu yıllarda askerlik görevini, yaptığını yazmaktadır. Doğum tarihine göre bu yıllarda askerlik yapması mümkün iken bu tarihte Ankara’ya gitmiş olması konusunda bir çelişki bulunmaktadır. Bu çelişki Ayhan Aydın ile yaptığı bir röportajda kendi ifadelerinden çıkmaktadır. “ Çocukluk dönemim çok acılar ile geçti. 25 yaşıma kadar köyde kaldım. Dedem şehit düşünce ebem babamı bir kızla nişanlamış, babam daha 13 yaşındaymış. Köyümüzün Halil Ağası iki karısı olduğu halde babamın nişanlısını zorla kaçırmış, babam tekrar annemle evlenmiş bizleri meydana getirmişler.”[8] Bu çelişkiler ozanın doğum tarihinin geç yazılmasından ve nüfus kayıtlarına göre yapılan yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır.

Buna mukabil o yıllarda veya birkaç yıl sonra kendisinin de Ankara’ya gelip yerleştiği Babası ile birlikte Türkiye Millet Meclisi'ne odacı olarak girdiği anlaşılmaktadır. Nitekim TBMM deki bu görevinde emekli olana kadar kalacaktır. Bu görevinde okuma yazmasını ilerletmiş ilk ve ortaokul diplomalarını da dışarıdan girerek almıştır. Âşık Musa Merdanoğlu, 1992 yılında Cem Evleri Yaptırma Derneğinin yapılmasına bizzat öncülük etti.[9]

1994 yılında da buradaki görevinden emekli oldu.[10]

Şiirleri değişik gazete, dergi ve araştırmada yeralan Aşık Merdanoğlu, hemen her konuda şiirler yazmıştır.

Konya Aşıklar Bayramına başından beri katılan aşıklardan biri olan Merdanoğlu’nun toplumsal taşlamalardan duygu ağırlıklı olanlara dek çeşitli konularda yaklaşık 700 şiiri bulunmaktadır.[11] Ozanlık yaşamı boyunca çok sayıda ödüller almıştır. “Kazakistan cumhurbaşkanından Kazakistan’da oranın ozanlarıyla yarışmamda birincilik ödülü verildi. Türkiye’mizde Cumhurbaşkanı Sayın Demirel tarafından birincilik ödülü verildi. Konya’da sayısız birincilik ödülleri aldım. Aşık Veysel ödülleri aldım, sayamayacağım kadar ödüller aldım.”[12]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder